Merhabalar,
Bugün beni oldukça heyecanlandıran bir şeyi yazmak, sizlerle paylaşmak için buradayım.
Doğum günümde kendime hediye olarak Mümine Yıldız'ın okumayı çok istediğim Kaşif kitabını almıştım. Kitabın arka kapağında çok sevdiğim bir söz yazıyor: Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır. Bu sözü öyle çok seviyorum ki sık sık da kullanıyorum.
Bir süredir bir arayış içerisindeyim. Tam olarak neyi aradığımdan da emin değilim fakat çok güçlü bir istek var içimde. Kendimi tanımak istiyorum, tanıdıkça kendimi bulmak ve belki de buldukça kaybolmak... Nereye ait olduğumu bulmak istiyorum... derken Kaşif'i okumaya başladım. Okudukça anlıyorum, anladıkça farkına varıyorum, farkına vardıkça artıyor merakım, arzum... Yavaş yavaş okuyorum. Yudum yudum içiyorum sanki. Bir okuyorum bin düşünüyorum. Uzaklara dalıyorum. Bol bol altını çiziyorum satırların.
Kitapta hayattaki işaretlerden bahsediyor sevgili Mümine Yıldız. Fark ediyorum ki tesadüf diye adlandırdığımız o aklımızın almadığı denk gelişler hep bir işaretmiş meğer. Allah'ın ben buradayım deyişi, seni önemsiyorum deyip kucaklayışı imiş bizleri...
Bir dersten sunum ödevimiz var. Öyle bir ödev ki hem vize hem final notumuz yerine geçecek. Hoca grup ya da bireysel olmayı bize bıraktı. Neredeyse herkes bir grup kurdu, ne kadar çok kişi o kadar az iş düşüncesi ile. Bense grup ödevlerini zorda kalmadıkça tercih etmiyorum. Bireysel olarak yapmaya karar verdim sunumu. Bugün üç grup sunum yaptı ve sahiden iyi işler çıktı ortaya. İster istemez tedirgin oldum. Benim sunacağım güne bir haftadan fazla zaman var ve sunumumun teması 'anahtarlar'. Ders sonunda dedim ki Rabb'ime ''Evet sunumu bireysel yapacağım ama yalnız değilim, biliyorum ki sen yanımdasın Allah'ım. Benimle olduğunu biliyorum ama senden ricam bunu bana hissettirmen...''. İnsanız sonuçta ne kadar bilsek de görmek istiyoruz, duymak istiyoruz.
Bugün beni oldukça heyecanlandıran bir şeyi yazmak, sizlerle paylaşmak için buradayım.
Doğum günümde kendime hediye olarak Mümine Yıldız'ın okumayı çok istediğim Kaşif kitabını almıştım. Kitabın arka kapağında çok sevdiğim bir söz yazıyor: Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır. Bu sözü öyle çok seviyorum ki sık sık da kullanıyorum.
Bir süredir bir arayış içerisindeyim. Tam olarak neyi aradığımdan da emin değilim fakat çok güçlü bir istek var içimde. Kendimi tanımak istiyorum, tanıdıkça kendimi bulmak ve belki de buldukça kaybolmak... Nereye ait olduğumu bulmak istiyorum... derken Kaşif'i okumaya başladım. Okudukça anlıyorum, anladıkça farkına varıyorum, farkına vardıkça artıyor merakım, arzum... Yavaş yavaş okuyorum. Yudum yudum içiyorum sanki. Bir okuyorum bin düşünüyorum. Uzaklara dalıyorum. Bol bol altını çiziyorum satırların.
Kitapta hayattaki işaretlerden bahsediyor sevgili Mümine Yıldız. Fark ediyorum ki tesadüf diye adlandırdığımız o aklımızın almadığı denk gelişler hep bir işaretmiş meğer. Allah'ın ben buradayım deyişi, seni önemsiyorum deyip kucaklayışı imiş bizleri...
KAŞİF |
Bir dersten sunum ödevimiz var. Öyle bir ödev ki hem vize hem final notumuz yerine geçecek. Hoca grup ya da bireysel olmayı bize bıraktı. Neredeyse herkes bir grup kurdu, ne kadar çok kişi o kadar az iş düşüncesi ile. Bense grup ödevlerini zorda kalmadıkça tercih etmiyorum. Bireysel olarak yapmaya karar verdim sunumu. Bugün üç grup sunum yaptı ve sahiden iyi işler çıktı ortaya. İster istemez tedirgin oldum. Benim sunacağım güne bir haftadan fazla zaman var ve sunumumun teması 'anahtarlar'. Ders sonunda dedim ki Rabb'ime ''Evet sunumu bireysel yapacağım ama yalnız değilim, biliyorum ki sen yanımdasın Allah'ım. Benimle olduğunu biliyorum ama senden ricam bunu bana hissettirmen...''. İnsanız sonuçta ne kadar bilsek de görmek istiyoruz, duymak istiyoruz.
Eve dönerken otobüste instagrama bakıyorum Mümine Yıldız hikayesinde bir kitap paylaşmış. Kitabın sayfalarını çeviriyor. Bir sayfada bir kapı var 'Çalın, açılacaktır!' yazmış, kapı açıldığında ise bir merdiven güneşe uzanan... Diğer sayfada ise kapının anahtarı, yeşillikler arasında unutmabeni çiçeklerinin yanına asılmış. Ah diyorum Rabb'im işte bana bildiriyor beni duyduğunu, yanımda olduğunu...
Otobüsten iniyorum ve eve doğru yürüyorum. Bir dükkanın kapısının önünde bir adam telefonla konuşuyor ''Anahtar var mı sende? Anahtar.'' diyor ve dosdoğru dükkana giriyor. Şaşakalıyorum... Kafamda anahtarlar dolanırken yolda rastladığım birinin tam da ben oradan geçerken anahtarlardan bahsetmesi... Hani desek ki hadi böyle bir şey yapalım sen orada telefonla konuşurken ben önünden geçeyim ve tam da ben önünden geçerken anahtar kelimesinin geçtiği bir cümle kur. Uğraşsak o kadar denk getiremeyiz. Rabb'imden ikinci işareti de büyük bir şaşkınlık ve heyecanla alıyorum. Yüzümde koca bir gülümseme, hani insanlar görse deli herhalde diyecekleri cinsten... Yalnız değilsin diyor Allah, hem de bunu yabancı bir insan vesilesiyle bildiriyor bana. Ah! Ne yazsam eksik kalır, hissettiklerimi anlatamam.
Yorumlar
Yorum Gönder