Bismillah
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Bu sözün kime ait olduğunu biliyorsunuz değil mi? Evet Sabahattin Ali... Bu yazımda Sabahattin Ali'yi tanıtmayacağım ya da kitaplarını sıralamayacağım. Yalnızca onunla dertleşmek isteğimden bahsedeceğim.
Sizin hiç şöyle karşılıklı oturup sohbet etmek istediğiniz, beni kimse anlamaz onun haricinde diye düşündüğünüz bir yazar oldu mu? Benim oldu. Sabahattin Ali.
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım. Bu cümleyi okuduğumda dedim ki ''Meğer yalnız değilmişim. Benim gibi içinde binlerce dünya olan hatta bazen bu iç dünyalardan sebep gerçek dış dünyaya Fransız kalan biri daha varmış. Bunun mümkün olabileceğini düşünmezdim ama böyle biri daha geçmiş dünyadan. Hissettiklerimi anlayabilecek biri varmış.Tek talihsizliğimiz dünyada farklı zamanlarda ağırlanışımız.
Bu ara Sabahattin Ali'nin ''İki Gözüm Ayşe'' kitabını okuyorum. Kitabın içerisinde Sabahattin Ali'nin Ayşe Sıtkı'ya yazdığı mektuplar var. Mektupları seven bir insan olduğum için epey keyif alıyorum okumaktan. İnsan mektup yazarken samimidir. En gerçek duygular vardır mektup satırlarında hele ki sevilen birine yazılmışsa... Mektuplarla birlikte daha net görüyorum Sabahattin Ali'nin iç dünyasını, hissettiklerini.
Bir mektubunda şöyle yazıyor:
Mesela burada kolumda sevgili bir arkadaşla dolaşıyorum, o hararetle anlatıyor, ben hararetle dinliyorum, aramızda bir santim bile mesafe yok fakat ben birbirimizden kilometrelerce uzak olduğumuzu, başka diyarların, adeta başka seyyarelerin (gezegenlerin) evladı olduğumuzu seziyorum.
O his öyle tanıdık ki benim için. Mesela çok sevdiğim insanlar var ama sahiden çok sevdiğim. Lakin pek çok zaman yan yanayken bile çok uzak hissediyorum. Biliyorum ki beni anlamayacak. Uzağız çok. Bir burukluk oluyor düşününce, etrafın kalabalıkken bile yalnızlık hissi sarıyor dört yanını. Ama buna da alışıyor insan. Çoğu kez susuyor nasılsa anlaşılmayacağını bildiğinden.
Aynı mektubunda diyor ki Sabahattin Ali Ayşe Sıtkı'ya:
...insana (tamamen değilse bile) kısmen yakın olanlar bulunabilir, mesela (bunu iltifat kabul edebilirsin) aramızda kilometreler bulunmasına rağmen seni bazen pek yakınımda hissettiğim oluyor ve ara sıra: ''Belki, diyorum, belki bunu o anlayabilirdi.''
Sabahattin Ali Ayşe Sıtkı'nın kendini anlayabildiğini düşünüyor. Ayşe Sıtkı'nın mektuplarını okuyamadığımız için nasıl cevaplıyor nasıl düşünüyor bilemiyorum ama bence Sabahatin Ali'yi en iyi ben anlarım. İddialıyım bu konuda. Ne çok isterdim ona ''Seni anlıyorum.'' diyebilmeyi.
Konu Sabahattin Ali olunca yazacaklarım bitmiyor. Yazdıkça yazasım geliyor. Bu seferlik bu kadar olsun. Belki ''Sabahattin Ali'ye Mektuplar diye bir yazı dizisine başlarım. Fena da olmaz bence. Bakalım.
Peki sizin hiç şöyle karşılıklı oturup sohbet etmek istediğiniz, beni kimse anlamaz onun haricinde diye düşündüğünüz bir yazar oldu mu? Kim? Ona bir cümle iletme şansınız olsa ne söylemek isterdiniz? Yorumlarınızı beklerim. ^^
Bir sonraki yazıda görüşmek ümidiyle... Sevgi ve sağlık ile kalın... 💛
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Bu sözün kime ait olduğunu biliyorsunuz değil mi? Evet Sabahattin Ali... Bu yazımda Sabahattin Ali'yi tanıtmayacağım ya da kitaplarını sıralamayacağım. Yalnızca onunla dertleşmek isteğimden bahsedeceğim.
Sizin hiç şöyle karşılıklı oturup sohbet etmek istediğiniz, beni kimse anlamaz onun haricinde diye düşündüğünüz bir yazar oldu mu? Benim oldu. Sabahattin Ali.
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım. Bu cümleyi okuduğumda dedim ki ''Meğer yalnız değilmişim. Benim gibi içinde binlerce dünya olan hatta bazen bu iç dünyalardan sebep gerçek dış dünyaya Fransız kalan biri daha varmış. Bunun mümkün olabileceğini düşünmezdim ama böyle biri daha geçmiş dünyadan. Hissettiklerimi anlayabilecek biri varmış.Tek talihsizliğimiz dünyada farklı zamanlarda ağırlanışımız.
Bu ara Sabahattin Ali'nin ''İki Gözüm Ayşe'' kitabını okuyorum. Kitabın içerisinde Sabahattin Ali'nin Ayşe Sıtkı'ya yazdığı mektuplar var. Mektupları seven bir insan olduğum için epey keyif alıyorum okumaktan. İnsan mektup yazarken samimidir. En gerçek duygular vardır mektup satırlarında hele ki sevilen birine yazılmışsa... Mektuplarla birlikte daha net görüyorum Sabahattin Ali'nin iç dünyasını, hissettiklerini.
Bir mektubunda şöyle yazıyor:
Mesela burada kolumda sevgili bir arkadaşla dolaşıyorum, o hararetle anlatıyor, ben hararetle dinliyorum, aramızda bir santim bile mesafe yok fakat ben birbirimizden kilometrelerce uzak olduğumuzu, başka diyarların, adeta başka seyyarelerin (gezegenlerin) evladı olduğumuzu seziyorum.
O his öyle tanıdık ki benim için. Mesela çok sevdiğim insanlar var ama sahiden çok sevdiğim. Lakin pek çok zaman yan yanayken bile çok uzak hissediyorum. Biliyorum ki beni anlamayacak. Uzağız çok. Bir burukluk oluyor düşününce, etrafın kalabalıkken bile yalnızlık hissi sarıyor dört yanını. Ama buna da alışıyor insan. Çoğu kez susuyor nasılsa anlaşılmayacağını bildiğinden.
Aynı mektubunda diyor ki Sabahattin Ali Ayşe Sıtkı'ya:
...insana (tamamen değilse bile) kısmen yakın olanlar bulunabilir, mesela (bunu iltifat kabul edebilirsin) aramızda kilometreler bulunmasına rağmen seni bazen pek yakınımda hissettiğim oluyor ve ara sıra: ''Belki, diyorum, belki bunu o anlayabilirdi.''
Sabahattin Ali Ayşe Sıtkı'nın kendini anlayabildiğini düşünüyor. Ayşe Sıtkı'nın mektuplarını okuyamadığımız için nasıl cevaplıyor nasıl düşünüyor bilemiyorum ama bence Sabahatin Ali'yi en iyi ben anlarım. İddialıyım bu konuda. Ne çok isterdim ona ''Seni anlıyorum.'' diyebilmeyi.
Konu Sabahattin Ali olunca yazacaklarım bitmiyor. Yazdıkça yazasım geliyor. Bu seferlik bu kadar olsun. Belki ''Sabahattin Ali'ye Mektuplar diye bir yazı dizisine başlarım. Fena da olmaz bence. Bakalım.
Peki sizin hiç şöyle karşılıklı oturup sohbet etmek istediğiniz, beni kimse anlamaz onun haricinde diye düşündüğünüz bir yazar oldu mu? Kim? Ona bir cümle iletme şansınız olsa ne söylemek isterdiniz? Yorumlarınızı beklerim. ^^
Bir sonraki yazıda görüşmek ümidiyle... Sevgi ve sağlık ile kalın... 💛
Sabahattin Ali başlığını görünce heyecanla hemen okumaya başladım ♥
YanıtlaSilBu kitabı okumayı çok istiyorum ama basımının olmaması üzücü..
Sabahattin Ali'nin yenilerde çıkan Melankoli isimli kitabı da sanıyorum Ayşe Sıtkı'ya yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bir araştırın isterseniz :)
SilSabahattin Ali'yi ben de severim ama Kafka'yla konuşmayı çok isterdim :))
YanıtlaSilKeşke öyle bir şansımız olsaydı degil mi? :) Kafka okumayı ben de seviyorum ^^
SilMerhabalar,
YanıtlaSilGözlem yeteneğine ve duygu yüklü kalemine hayran olduğum, edebiyatımızın önemli yazarlarından Sabahattin Ali’nin 1937 tarihli son öykü kitabı olan ‘’Ses’ten’’ yüreğime dokunan 9 muhteşem alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak istedim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/sabahattin-alinin-son-oyku-kitabi-sesten-yuregime-dokunan-9-alinti/
Beni en çok düşündüren, hayatımızda verdiğimiz kararların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladığım alıntı şuydu:
‘’Biliyor musunuz. Bir dakika, hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar, bir tereddüt anı, insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor.’’
Güzel okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıcakla kalın.
Merhaba,
SilBu güzel alıntıdan beni haberdar ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Paylaştığınız yazıyı da okumak için sabırsızlanıyorum.
Güzel günler dilerim...