Kendime Not 2

                                                                                                                                                          bismillah

Kendime Not isimli yazımı 23 yaşıma üç gün kala yazmışım. Bugünse 26 yaşıma yaklaşık bir ay var. Zaman nasıl da geçivermiş öylece. Buradan 23'e girmek için sabırsızlanan kendime bakmak çok farklı bir duygu. Bunu her sene yapmalıyım! Geçen üç yıla baktığımda şimdiki aklımla eski benin karşısında olsam ona söyleyeceğim tek şey ''Aynen devam et!'' olurdu. 

Üç yıl önceki yazımda kendime tavsiyede bulunurken İngilizce ile Korece çalışmak arasında kararsız kaldığımdan dolayı ''Koreceye ağırlık ver. Elbet İngilizcenin de bir zamanı vardır.'' demişim. Bu yazıyı yazdıktan yaklaşık altı ay sonra Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandım. Orada bir yıl İngilizce hazırlık okudum. Şimdi dönüp o satırları okuduğumda koca bir gülümseme yayılıyor yüzüme. Çok şükür bugünüme.




25 yaşımın sonlarına yaklaşıyorum. 25 yani çeyrek asır... İnsanın şimdiye kadar pek çok şeyi öğrendiğini düşündüğü ama aslında daha bilmediği bir dünya şeyin olduğunu fark ettiği bir yaş. Yani en azından benim için öyleydi. Çok güldüm, çok ağladım, çok sevdim, çok üzüldüm, çok güvendim, çok konuştum, çok dinledim, çok öğrettim, çok öğrendim... Biri çok yakınım oldu daha sonra çok uzağım... Her şeye rağmen her şeyiyle çok güzel bir yaştı. 

26 yaşıma neler söylemek isterim uzun uzun düşündüm. Öncelikle kimseye %100 güvenmemen gerektiğini unutma. Sana güvenme demiyorum. Güven, hatta çok güven ama %5 bile olsa hata payı bırak. Çünkü insanız. Kendinin bile neler yapabileceğini kestiremiyorken bir başkasından asla değişmemesini beklemek ne kadar mantıklı? Herkes değişebilir, özellikle de en sevdiklerin.

Herkes Gider Mi?'de yazdığım gibi hayatına birileri girer. Sanırsın ki asla gitmeyecekler. Ama öyle değil işte herkes gidebilir. Aklının bir köşesinde bulunsun. Gidenin arkasından üzülmek doğal. Üzüldüğünde dibine kadar üzüntünü de yaşa ki sonrasında daha güçlü ayağa kalkabil! Sakın hayata tekrar bağlanmayı unutma, eski neşeni çıkar tozlu raflar arasından. 

Çizmeye devam et. Çizerken mutlusun. Çizmek dışında yaparken mutlu olduğun yeni şeyler keşfedebilsen ne güzel olur. Hem uğraşacak yeni şeyler bulduğunda internette boşa geçirdiğin zaman da kendiliğinden azalacak. Tabi kendiliğinden azalmasını beklemek yerine kendin bunun için ayrıca çaba sarf etmelisin. 



En çok da mutlu olduğun zamanlarda şükretmeyi hatırla. Dünyaya dalıp ahireti unutma. Çünkü burada iyi ve kötü her şey bir gün son bulacak. Her şeyin geçici olduğunu ve ölümün bir nefes kadar yakın olduğunu kendine sık sık hatırlat.

Bir şeyi isteyip istemediğin konusunda kararsızsan o şeyi yap. Yaparken keşfedebilirsin onu sevip sevmediğini. Mesela araba sürmeye hevesli olmasan bile ehliyetini al. Eğer bir gün araba kullanmak istersen ehliyetin hemen çekmecede olacak. 

Herkesle sohbet et ama kimseyi en derin yaralarını bilecek kadar iyi tanıma. Psikolog olmadığını, başkalarını iyileştirmeyi denerken kendini hasta edebileceğini unutma. Böyle söylüyorum ama biliyorum ki beni dinlemeyeceksin. Çünkü bazen bazı şeyler elinde değildir, kendiliğinden gelişir. O yüzden bazen kendi tavsiyene uymasan da sorun değil.    

Son olarak bugünlerde zor zamanlar geçiriyor olabilirsin ama emin ol yıllar sonra dönüp bu yazıyı okuduğunda hepsi geçmiş olacak. Umarım bugün olduğu gibi gelecekten şimdiye baktığında ''İyi yaptın. Yine olsa yine aynılarını yapardım.'' diyebilirsin kendine.

Güzelliklerle gel 26 yaş...

Yorumlar

Yorum Gönder