Herkes Gider Mi?

Sizde de oluyor mu? Böyle herkesten uzağa kaçıp gitme isteği. 

Hayatta her şey var. Acı anlar da var tatlı anlar da, huzurlu günler de... 

Bazen oluyor ki insan hayatında hiç beklemediği şeylerle karşılaşıyor. Hiç gitmeyeceğini sandığı, kendinden çok güvendiği o insan bir anda gidiveriyor mesela. Ya da tam bir dertten kurtuldum derken yeni yeni dertler çıkıyor karşısına. Çünkü burası dünya. Burada her şey olur. Olmaz dediğimiz ne varsa iyi veya kötü hepsi olabilir. Bunu bilmekle kabullenmek ayrı şeyler tabi.


taken by tagacay


İnsanların gitmeye meyilli olduğunu bile bile sonuna kadar inanıyoruz ''Ben asla gitmem.'' sözlerine. Sonra gidiyorlar. Kalakalıyoruz kafamızdaki milyon soru işaretiyle. ''Tamam herkes gidebilirdi de sen nasıl gittin?'' cümlesi dönüp duruyor beynimizde. Onun da herkes olduğunu unutuyoruz ya da kabullenemiyoruz. Cem Adrian'dan Herkes Gider mi? yerleşiyor çalma listemizde en başa. Anlıyoruz ki yalnız değiliz. Anlıyoruz ama rahatlamıyoruz. ''Neden?'' sorusuna bir yanıt da bulamıyoruz. 

Herkes gidermiş diyoruz sonra. Yavaş yavaş kabullenir gibi oluyoruz. Tam bu sırada Norm Ender'den Bulamazdım adlı parça çalma listemize üst sıralardan giriş yapıyor. Ben artık insan sevmiyorum diyerek dolanıyoruz etrafta. Aslında çok da inanarak söylemiyoruz bu cümleyi. Aksine korktuğumuzdan... Tekrar güvenmekten ve hayal kırıklığına uğramaktan korktuğumuzdan... 




Bir süre sonra Kolpa'yı hatırlıyoruz. Ne diyordu? Unutulur elbet her şehir ve her insan. Aldığımız hiçbir nefes bile içimizde kalmıyor inan. Evet  evet unutulur. Değil mi? Unutulmalı. Yoksa yaşanır mı hep hatırlayarak? Şey, aslında unutulmasa ama şimdiki gibi de acıtmasa? Mümkün müdür? Çünkü unutmak  birlikte geçirilen güzel günlere saygısızlık etmek olmaz mı? Mutlu anların hiç mi hatırı yok? Olsun ya.. Dedikten sonra ''Seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana.'' sözlerini barındıran Her Şey Seninle Güzel'i hatırlıyoruz. Şöyle dönüp birlikte geçirilen çok güzel günlere bakıyoruz özlemle. Yetiyor muymuş? Elbette hayır. Kim dediyse yalan söylemiş. Yalnızca geçmiş güzel günleri yad etmek yetmiyormuş ağır basan özlemi geçirmeye. O yüzden hatırlamaya çalışmamalıymış. Hatta silmeye kıyılamasa da dönüp tekrar okunmamalıymış eski mesajlar. Çünkü yarayı daha çok kanatmaktan fazlasını yapamazmış o en içten kurulan cümleler. 

Tek bir vedaya sığmıyor iki kerede tamamlıyoruz bazen. Olsa üçü dördü de isteriz tabi. Ama o zaman ona veda diyemeyiz. Vedalar uzadıkça acısı daha da yerleşir kalbe. Belki de o yüzden gider bazı insanlar veda bile etmeden. Keşke sevdiklerimiz hep yanımızda olsa. Hayır, dedik ya burası dünya. Kavuşmalar cennete kaldı. Belki daha önce?

Güle güle gitsin bizden gidenler. Kalsınlar isterdi gönül ama gitmeyi aklına koymuş bir insanı durduramazsın. Ben yazıda dahi veda etmeyi beceremezken hayat nasıl da öğretiyor kalan olmayı. Öğreniriz, onu da öğreniriz. Bakalım daha neler göreceğiz?

Yorumlar