Bismillah
Samimiyet yok, çok yüzlü insanlarla dolu etrafımız... Biri yardım istese en son koşan olmaya çabalıyor sanki insanlar. Elhamdülillah müslümanım diyenler helal haram bilmiyor.
Oğlan sevdiği kızın elini tutuyor, tutuyor çünkü çok seviyor. Ama oğlanın kardeşi bir erkeğin elini tutacak olsa namus bekçisi kesiliyor bizim oğlan. Kendi kız kardeşinin yapmasını istemediği şeyleri başkasının kız kardeşiyle yapıyor.
Yaş yirmi olmuş gençler eski sevgiliyi unutmak için hemen yarın yeni sevgili arayışına giriyorlar. Neden? Çünkü birini unutmak ancak yeni biriyle olur.
Aman haram yavrum diyen kalmadı çocuğuna. Aksine evlilik yaşına gelen gençlere deniyor ki; herkes buluyor sen bulamadın mı?
Ah kalmadı düşünen Allah rızasını. Kalmadı haramdan köşe bucak kaçana yardım eden.
Televizyon dizileriyle, filmlerle, müziklerle ve dahi kitaplarla normalleştirildi çünkü haramlar.
Hatırlar mısınız bilmem iki binli yılların popüler dizilerinden Sihirli Annem'de daha ortaokula giden Cem'in sevgilisi vardı Tuğçe. Allah'ın her günü Cem'lere gider özellikle Cem'in odasında yalnız vakit geçirirlerdi. Aynı şekilde Ceren'in sevgilisi de sık sık ziyaret ederdi evlerini. Anne babaları Betüş ve Sadık ise müthiş bir hoşgörü ile karşılardı tüm bu olanı. Küçük Ağa dizisinde daha ilkokula giden Mehmetcan ise adeta bir delikanlı gibi seviyordu Derya'yı. Bu da yetmezmiş gibi Mehmetcan'ı seven Şirin nasıl da kıskanıyordu Mehmetcan'ı aşık gördükçe. Ah neler izlemişiz. Bunlar daha en masum sayılarak aile dizisi kategorisine girenler. Varın gerisini siz düşünün. Nasıl da uyutmuşlar bizi yıllarca ve uyuturken nasıl değiştirmişler bakış açımızı, düşünce yapımızı.
Haram yaygınlastıkça aileler gençlere yardımcı olmak yerine zorlaştırdılar evliliği. Kendileri on sekiz en geç yirmi yaşlarında evlenen büyüklerimiz şimdi diyorlar ki; hele bir okuyun diplomanızı alın, bu da yetmez memur olun ondan sonra evlenirsiniz. Tabi zaten evlenip ne yapacak gençler eviydi, eşyasıydı, faturasıydı bir dünya dert. Dışarda haram sevdalar, iki gün gezip hevesi kaçınca bırakmak varken evlilikle kim uğraşacak değil mi?
Ah sevgili anne babalar size söylemek istediğim birkaç şey var:
Yirmi yaşında üniversitede genç olmak sandığınız kadar kolay bir iş değil. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsunuz çünkü belki de siz yirmi yaşındayken iki çocuğunuz vardı.
Ve eminim ki üniversitelerde biraz vakit geçirseniz çocuklarınızı evlendirmek için okulunu bitirmesini beklemezsiniz. İşlerini zorlaştırmak yerine mümkün olduğunca kolaylaştırmaya çabalarsınız.
Biraz iç dökmeli bir yazı oldu. Üzülüyorum çünkü gördükçe.
Sahi siz bu konularda ne düşünüyorsunuz? Merak ediyorum. Yorumlarınızı beklerim.
Bana eski kafalı diyebilirsiniz. Kabul ediyorum eski kafalıyım ve bundan acayip memnunum. Bu yüzden diyorum ya işte; ben bu çağa ait değilim.
Sağlıkla kalın... 💙
Samimiyet yok, çok yüzlü insanlarla dolu etrafımız... Biri yardım istese en son koşan olmaya çabalıyor sanki insanlar. Elhamdülillah müslümanım diyenler helal haram bilmiyor.
Oğlan sevdiği kızın elini tutuyor, tutuyor çünkü çok seviyor. Ama oğlanın kardeşi bir erkeğin elini tutacak olsa namus bekçisi kesiliyor bizim oğlan. Kendi kız kardeşinin yapmasını istemediği şeyleri başkasının kız kardeşiyle yapıyor.
Yaş yirmi olmuş gençler eski sevgiliyi unutmak için hemen yarın yeni sevgili arayışına giriyorlar. Neden? Çünkü birini unutmak ancak yeni biriyle olur.
Aman haram yavrum diyen kalmadı çocuğuna. Aksine evlilik yaşına gelen gençlere deniyor ki; herkes buluyor sen bulamadın mı?
Ah kalmadı düşünen Allah rızasını. Kalmadı haramdan köşe bucak kaçana yardım eden.
Televizyon dizileriyle, filmlerle, müziklerle ve dahi kitaplarla normalleştirildi çünkü haramlar.
Hatırlar mısınız bilmem iki binli yılların popüler dizilerinden Sihirli Annem'de daha ortaokula giden Cem'in sevgilisi vardı Tuğçe. Allah'ın her günü Cem'lere gider özellikle Cem'in odasında yalnız vakit geçirirlerdi. Aynı şekilde Ceren'in sevgilisi de sık sık ziyaret ederdi evlerini. Anne babaları Betüş ve Sadık ise müthiş bir hoşgörü ile karşılardı tüm bu olanı. Küçük Ağa dizisinde daha ilkokula giden Mehmetcan ise adeta bir delikanlı gibi seviyordu Derya'yı. Bu da yetmezmiş gibi Mehmetcan'ı seven Şirin nasıl da kıskanıyordu Mehmetcan'ı aşık gördükçe. Ah neler izlemişiz. Bunlar daha en masum sayılarak aile dizisi kategorisine girenler. Varın gerisini siz düşünün. Nasıl da uyutmuşlar bizi yıllarca ve uyuturken nasıl değiştirmişler bakış açımızı, düşünce yapımızı.
Haram yaygınlastıkça aileler gençlere yardımcı olmak yerine zorlaştırdılar evliliği. Kendileri on sekiz en geç yirmi yaşlarında evlenen büyüklerimiz şimdi diyorlar ki; hele bir okuyun diplomanızı alın, bu da yetmez memur olun ondan sonra evlenirsiniz. Tabi zaten evlenip ne yapacak gençler eviydi, eşyasıydı, faturasıydı bir dünya dert. Dışarda haram sevdalar, iki gün gezip hevesi kaçınca bırakmak varken evlilikle kim uğraşacak değil mi?
Ah sevgili anne babalar size söylemek istediğim birkaç şey var:
Yirmi yaşında üniversitede genç olmak sandığınız kadar kolay bir iş değil. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsunuz çünkü belki de siz yirmi yaşındayken iki çocuğunuz vardı.
Ve eminim ki üniversitelerde biraz vakit geçirseniz çocuklarınızı evlendirmek için okulunu bitirmesini beklemezsiniz. İşlerini zorlaştırmak yerine mümkün olduğunca kolaylaştırmaya çabalarsınız.
Biraz iç dökmeli bir yazı oldu. Üzülüyorum çünkü gördükçe.
Sahi siz bu konularda ne düşünüyorsunuz? Merak ediyorum. Yorumlarınızı beklerim.
Bana eski kafalı diyebilirsiniz. Kabul ediyorum eski kafalıyım ve bundan acayip memnunum. Bu yüzden diyorum ya işte; ben bu çağa ait değilim.
Sağlıkla kalın... 💙
Yorumlar
Yorum Gönder